2013’te piyasaya çıkan ve oyun dünyasını kasıp kavuran Naughty Dog – Sony yapımı olan apokaliptik hikaye tabanlı hayatta kalma oyunu The Last of Us, hikayesindeki duygu yoğunluğundan oynanışındaki sürükleyiciliğe kadar birçok insana kendini sevdirmeyi başarmıştı. Adım adım oluşturduğu çok katmanlı yapıyı tüm oyun severlere geçiren oyun, Playstation’un simge içeriklerinden biri haline dönüşmüş ve 2020’de çıkan devam oyunuyla da gücüne güç katmaya devam etmişti. HBO’nun yapımcılığını üstlendiği; Pedro Pascal’ın Joel, Bella Ramsey’in ise Ellie karakterini canlandırdığı dizi 16 Ocak 2023 pazar akşamı (ABD saatiyle) izleyicilerle buluştu. Türkiye’de Blu TV’nin yayınladığı dizinin pilot bölümünü sizler için yorumladık.
Apokaliptik-zombi hikayelerinin gerek beyaz perdede gerekse de televizyondaki karşılığı birçok kez değişime uğradı. 2000’li yılların başlarında Zack Snyder’ın yönettiği Dawn of The Dead, türe yeni bir soluk getirmiş; çizgi roman uyarlaması The Walking Dead dizisi ise seyirci sayısını ikiye katlamıştı. Aradan yıllar geçmesine rağmen türe (Shaun of The Dead gibi tür ile dalgasını geçen filmleri saymazsak) yeni bir soluk getirecek herhangi bir yapımın varlığı pek de söz konusu değildi. 2013’te piyasaya sürülen ve sadece video oyunu severleri değil her türden insanı kendine bağlayan The Last of Us’ın dizi uyarlaması, haliyle türün meraklılarına ve de türden sıkılmışlara yeni bir kapı araladı. Oyunun hikayesine paralel ilerleyen dizinin açılışı da açılış sahnesinden final planına kadar izleyiciyi bir saatten uzun bir süreliğine ekrana kilitlemeyi başarıyor. Temposunu gayet iyi dengeleyen pilot bölüm, oyunda görmediğimiz birkaç detayı da araya serpiştirerek oyunun bir bire bir kopyası olmadığını göstermeye çalışıyor.
Araba takip sahnelerinin neredeyse oyunu oynuyormuş hissi uyandırması, yaratılan atmosferin ve çılgınlığın gerçekçiliği, gözler önüne serilen kaos ortamı daha henüz hemen başlarda izleyenleri şoka uğratmayı başarıyor. 1968 yılından bir televizyon tartışma programıyla virüsün geleceğiyle ilgili duyduğumuz ön duyumlar, bizi on yıllar sonra olacaklara dair hazırlarken oyundan farklı bir yön izlemeyi de ihmal etmiyor. Neredeyse video oyunuyla bire bir ölçekte benzer aktarılmış Joel karakterine hayat veren Pedro Pascal, şüphesiz ki pilot bölümün yıldızı oldu. Hayran kitlelerinin sevmekte bir takım sorunlar yaşadığı Ellie (Bella Ramsey) seçimi ise hoşnut kalmayanları şaşırtacak derecede iyi idi. Joel’in kızını oynayan Nico Parker da aldığı kısa süreye rağmen (dizinin geneline vuracak olduğumuzda) duygusal yoğunluğu bize geçiren en önemli karakterlerden bir tanesiydi.
Renk kullanımı, renk paletinde türün bir diğer öncüsü The Walking Dead’in sarı-kahverengi tonlarının aksine (sinema dilinde sarı, genel anlamda hastalığı, hastalıklı olmayı temsil eder ve David Fincher gibi birçok yönetmen de filmlerinde bu rengi birçok kez kullanmıştır) yer yer daha canlı ve parlak tonlar tercih eden pilot bölüm, daha önce bir diğer HBO yapımı Chernobyl’den tanıdığımız Craig Mazin yönetmeliğinde hem görsel hem de hikaye anlatımı konusunda üstün bir iş çıkarıyor.
Şüphesiz ki oyunu sevenlerin mutlaka kendine de yer bulacağı bu yeni HBO yapımı oyun uyarlaması, yayınlandığı her hafta tıpkı diğer HBO dizilerinin büyük çoğunlukta yaptığı gibi kendinden bahsettirmeye devam edecek. Kapanış jeneriğinde çalan Depeche Mode’dan “Never Let Me Down Again” parçası ise bizi bir sonraki bölümü izlemeye iten bir başka detay oldu.
FSD’yi Desteklemek İçin:
► INSTAGRAM
► DISCORD
► TWITCH
► TWITTER
► FACEBOOK
► BYNOGAME BAĞIŞ LİNK
► FSD tİSHO SATIŞ MAĞAZASI